25 Kasım 2007 Pazar

Arkadaşlar top yuvarlaktır!

Fatih Terim Hoca’ya 800 milyar lira (800 bin YTL) prim verecek, Hamit Altıntop, Mehmet Aurelio ve Servet de 450 bin euro teşvikle ödüllendireceklermiş! Şeref tribününde hüngür hüngür ağlayarak, futbolcuları yanına kadar getirtip boyunlarına sarılarak ve bu sahneleri canlı yayında TV ekranında halk görsün diye zumlatarak, “Türk futboluna ne büyük destek verdiğini öz babasına naklen anlatan” Federasyon Başkanımız Ulusoy, “zafer primini 10 trilyon liradan 12 trilyona çıkartacak” kararı almak üzereymiş...

Helal olsun!Çok ezildik.Aşırı horlandık.Ağır aşağılandık.

Türk deyince akla başarısız, yeteneksiz, akılsız, fikirsiz, ABD’nin ağzına bakan, AB’ye içgüveysi girmek için yaltaklanan, 1 milyon Ermeni’yi kesmiş, 30 bin Kürt’ü öldürmüş, Kıbrıs’ı işgal etmiş, Viyana önlerine dayanıp, Roma’da hamile İtalyan anneleri, “Mamma mia Türkler!” diye korkutmuş, orta sahada top bile çeviremeyen yaratıklar geliyordu.

Hiç başarımız yoktu.Top yuvarlaktır.Bizi kurtardı.Helal olsun milli futbolcular ile onların hocası Fatih Terim’e ve Federasyon Başkanı Ulusoy’a... “Çok kolay bir gruptan çıkmayı zora soktular” diye eleştirip, verilen primlerin yüksekliğini dile getirip “milli takımın zaferine” dudak büküyorlar.

***

Anlamıyorlar!

Top yuvarlaktır!

Geçmişi de bilmiyorlar.

Geçmişte yani 50 yıl önce; bir futbol takımında 100 metreyi 11.5 saniyede koşabilen 4 futbolcun varsa o milli takım büyük başarılara imzasını atıyordu. Ama bugün kaleci hariç 10 futbolcunun 10’unun da 100 metreyi 11-12 bilemedin 13 saniyede koşuyor olması gerekir.

Arkadaşlar!

Top yuvarlaktır.

Futbolcuya hız gerekir.

Helal olsun Fatih Hoca’ya!

Prim artışındakı hızda milli takımımızı dünya ortalamasının üstüne çıkartmış bulunuyor! 40 yıl önce sahaya sürülmüş 11 futbolcunun ortalama hızı saatte 25 kilometreyi geçmezdi.

Bugün 32 kilometre...Futbol hızlandı. Seyir zevki arttı.

Seyirci sayısı patladı.

Genç, ihtiyar. Kadın, erkek.

Dünya futbola sevdalandı.

Arkadaşlar!

Çok görmeyin Fatih Hoca’ya 800 milyar lira prim ile ayda 120 milyar lira aylığı... Çünkü futbol oyunu hızlanıp, seyir zevki yükselirken “hatalı paslar da” kaçınılmaz olarak çok arttı.

***
Maç 90 dakika!

Hatalı pas 30’sa takım iyidir, 40’sa da idare eder fakat hatalı pas sayısı bütün oyun boyunca 50’ye-60’a çıkıyorsa, top istediği kadar yuvarlak olsun, maçı alma şansın sıfıra iniyor.

Oyunun kaderi değişiyor.Fatih Hoca ne yapsın!

Ulusoy Başkan ne etsin!Primleri artırsın!

Primler artınca, takım “hatalı pas sayısını” en aza indiren çağdaş futbola dönüyor, futbolcudaki bilgi, beceri birikimi ile saha içinde yardımlaşma ve dayanışma duygusu en üst düzeye vuruyor.Futbolcunun kafası çalışıyor.

Ayakları da hızlanıyor.Futboldaki yüksek tempolu hızın yarattığı sorun en aza iniyor ve top Nihat’ta...Nihat vuruyor...Goooollll...Ve zafer böyle geliyor.

Ezilmişlik, horlanma, 300 yılıdır beynimizi yıkayan; “Türk’ten yani bizden adam olmaz” aşağılanması siliniyor, çünkü “yeşil sahalarda dünya krallığına giden yol” Türkiye Milli Takımı için de açılıyor.

Arkadaşlar!

Top yuvarlaktır.

Futbolu sevmek sadakattir.Futbol konuşmayı da yazı yazmak kadar seven benim sevgili dostum, arkadaşım Faruk Türkoğlu’nun söylediğine göre, “sadakat arayışı ruhumuzu sarar ve bu arayışı ancak taraftarlık doyurur” ve inançları uğruna 11 yıl hapis yatan İtalyan siyaset adamı, düşünür Antonio Gramsci; “futbol taraftarlığı, insan sadakatinin yeşil sahalardaki krallığıdır” der.

Krallık sürecekse..

Fatih Hoca... 800 milyar primi yer!

Necati Doğru, Gazete Vatan http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=25.11.2007&Newsid=148594&Categoryid=4&wid=108

Hiç yorum yok: