Atılgan Bayar, KorsanHaber.com
Biliyorsunuz kamuoyunda Fethullahçılar olarak bilinen cemaatin bazı yayın organları var: Zaman gazetesi, Samanyolu Televizyonu, Cihan Haber Ajansı ve benzerleri gibi...
Aynı şekilde, cemaate ait olmayan ama patronajının cemaate yakın olduğu medyalar var, şimdi adını vermeyelim...Ve bütün bunlardan farklı olarak, cemaat içinde yetiştirilmiş birçok figür medya içinde konuşlandırılmış durumda.
İşte bu sebepler bir süredir “En büyük medya patronu Fethullah Gülen” şeklinde yayınlar yapılmasına sebep oldu.
Bu güne kadar, bu cemaatin yayın organlarının ve mensuplarının medyadaki genel özelliği bir ‘vasat’ta seyretmek, net ve açık savaşlara girmemek, kamuoyunun bütün kesimleriyle iyi ilişkileri korumak şeklindeydi.
Hatırlarsınız, 28 Şubat sürecinde bu cemaatten gazeteci ve yazarların üye olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı hemen hemen bütün kamuoyu önderleriyle görüşmüş hatta Çevik Bir ve diğer komuta kademesiyle temas yolları da aramıştıAma ne oldu, ne değiştiyse cemaatin Amiral Gemisi Zaman, bir süredir medyada cepheden savaşlara girme kararı aldı.
Ekrem Dumanlı’nın yayın yönetmenliğinden sonra, örneğin, adetleri hilafına, o zaman Habertürk’ün patronu olan Ufuk Güldemir ile açıkça mücadeleye girmişlerdi.Güldemir’in, Ekrem Dumanlı’yı kastederek, ‘ben bunun patronuna 28 Şubat’ta sahip çıktım. Bana bunu nasıl yaparlar,’ isyanı hala kulaklardadır.Gelelim bugünkü Zaman gazetesine...
Bugünkü Zaman gazetesi bir başka cephe açtığını ilan ediyor. ‘Otel ve TV sahibi sendikalar 10 yıldır devlet denetimi görmüyor,’ başlıklı yazı dizisi açıkça Türk Metal İş Sendikası’nın sahibi olduğu ART Televizyonu’nu da hedef alıyor.28 Şubat sürecinin Refah-Yol hükümetini devirmek için sendikalardan yardım aldığını ve buna karşılık sendikalara denetim bağımsızlığı hakkı verdiğini iddia eden gazete, Metal İş Sendikası başkanı Mustafa Özbek’in siyasi konuşlalar yaptığını ve ‘Ulusalcılar’ı desteklediğini söylüyor.
Ne ilginç değil mi, bir cemaat gazetesi Zaman, yasal bir sendikanın yasal bir şekilde televizyon sahibi olmasını sorguluyor?
Cemaatin yayın organlarının çizgisi, bugüne kadar Fethullah Gülen’in kimliğinde de meczolan ‘anti-rövanşist’ düşünceden kopmuş gibi görünüyor.Yani, bir şekilde 28 Şubat’ın rövanşını almaya çalışıyor. Böylece diyalektik olarak AKP’yi iktidar yapan 28 Şubat sürecini sorgularken AKP iktidarını da sorgulamaya başlıyor. Kendilerini de...
Tartışmaya açtıkları, ‘bir sendikanın niçin televizyonu var’ sorusu; ‘bir dinsel cemaatin niçin televizyonları, gazeteleri, haber ajansları var,’ sorusunu da beraberinde getiriyor.
Ve bu sorular pek cematin lehine sorular gibi durmuyor.
Öyle ya da böyle, Fethullah Gülen cemaatinin yayın organlarında yaşanan gelişmeler, örneğin yeni görünen açık tartışmalara girme eğilimi, örneğin Tamer Korkmaz gibi ulusal hassasiyetleri öne çıkan yazarların işten kovulması cemaatin ya tümünün ya da en azından medyasının bir tutum değişikliğine gittiğini gösteriyor.
Cemaatin en büyük özelliği olan entelektüelist çalışmalar, tartışmalara biraz yukarıdan bakan ve böylece gücünü koruyan tutum kalkıyor; yerini popülist, gündelik bir tutum alıyor.
Ama neden?
Bu sorunun şimdilik açık bir cevabı yok. Ancak medya ve siyaset kulislerinin derinliklerinde Zaman Gazetesi’nin yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın adının Fethullah Gülen sonrası cemaat liderliği için sıklıkla telaffuz edildiği söyleniyor.
Acaba Dumanlı gücünü popülizm ile mi tahkim etmeye çalışıyor? Eğer öyleyse Fethullah Gülen cemaati bir centilmenler kulübü niteliğinden, sıradan bir dayanışma hareketine dönüşüyor demektir....
http://www.korsanhaber.com/yazar_yazi.asp?yazi=4637
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder