29 Aralık 2007 Cumartesi

Göbeğini kaşıyan adamı bulduk: O.Y.

Tuğçe Baran, Gazete Vatan

2007’yi anladığımız kadarıyla Osman Yağmurdereli kapatacak. Yılın “en saçma duruma düşen adam” rolüyle. “Göbeğini kaşıyan meşhur adam” meğer oymuş arkadaşlar! Aylardır aradığımız adamı bulduk yani!

The göbek kaşıyan O.Y. imiş!

Fazıl Say’ın enfes benzetmesiyle yılın karikatürü canlandı! Et oldu, kan oldu, göbek oldu! Milli göbeğimiz kimmiş meğer? Osman Yağmurdereli! Ne kadar rahatladım anlatamam. Altı aydır dert olmuştu bana.. Kimdir, kimdir o göbeğini kaşıyan adam diye fellik fellik dolaşıyordum. Artık rahatladık mı? Rahatladık. Hadise bitmiştir.

Peki hak etti mi?

Hak etti! Son altı ayda resmen “zırvanaya” ulaşmış durumda. Önce “İşkence yapıldıysa o dönemde hangi şartlar altında yapıldı, bunun da sorgulanması lazım” diyerek manasız bir 12 Eylül iskence savunuculuğu yaptı. Sonra Adnan Şenses’ın avukatlığına soyundu amansızca. Sonra yemedi içmedi partisine ne kadar da yakıştığını anlatmak için son bombasını iki pazar önce patlattı: “Diyelim ki, yeni evleniyorum; 25 yaşındayım, kız da 20 yaşında. Karımın türbanlı olmasını tercih ederdim. Evlendiğimizde, saçının telini yalnız benim göreceğim bir eşim olsun isterdim. Bana özel olması açısından! Akşam evine geliyorsun, karının saçını yalnız sen görüyorsun. Elli yaşımdaki karımın kapanmasından söz etmiyorum.” şeklinde neresinden tutsan elinde kalır bir zırvalamayla çıktı ortaya.

Neresinden tutsan elinde kalır bir laf zira:

BİR: Dindarlığı ve türbanı övüyor, meşrulaştırmaya, ay ne kadar içimden gelerek dindarım, türbanatörüm vs vs demeye çalışıyorsa (hani konjonktür, hani partileme gereği) bilmeli ki kadınlar kocalarının kıskançlıklarını yatıştırmak için örtünmüyor, din emrettiği için örtünüyor.

(Yeni başlayanlara müslümanlık dersleri ünite 1) Dinin emrettiği bir şeyi insani gerekçelerle meşrulaştırmak da karşı çıkmak da manasızdır.

İKİ: Kadınlara ruh hastalığına varan kıskançlık katkılı aşırı sevgisinden söz ediyorsa 50 yaşından sonra kadının kapanmasının bir önemi olmadığını söylemesi haylı tutarsız ve münasebetsiz kaçmıyor mu? Kadın dediğin 20 ila 35 yaş arasında mı örtünmeye değer bir mahluktur? Geri kalan zamanlarda açık dolaşsa da kimsenin ilgisini çekmeyecek halde midir? 35’niden sonra çirkin midir? Bakılası ve kıskanılası değil midir? Bu nasıl bir gizlenemez genç kadın merakıdır, hey güzel Allah’ım.. (Kıskançlığı ve kapanmayı savunuyor değilim. Ama böyle marifetmiş gibi saçıklıyorsan bari tutarlı ol..)

Tabii ne oldu? “Hem dersini çalışmaz hem de şişman herkesten” (ve “hem de her devrin adamı, süper fırıldak tonton”) olarak yedi lafı. Kimden? Yine yılın bir başka adamı Fazıl Say’dan. “Kendisi Bekir Coşkun’nun anlattığı göbeğini kaşıyan adamdır benim gözümde” diye patlattı sevgili gidici piyanistimiz.. Fazıl Say’da da bir açılma bir açılma.. Hani takdir etmiyor değiliz. Ard arda patlatıyor bombaları, balonları, teşbihleri.. Hürriyet dışında bir gazete de okusa arada iyi olacak ama olsun. (Yazarlarıyla sıkı fıkılığı gözlerden kaçmıyor. Bizler de varız sayın piyanistim! Ağırlarız sizi de icabında fakirhanemizde.. Olmadı Adem Baba’da)

Buradan ne çıkıyor?

BİR: Göbeğin büyükse zırva zırva laflar etmeyeceksin. Şişmanlık her daim başa bela.

İKİ: Fazıl Say gitmesin bir yere! Kalsın burada. İsviçrelerde yapamaz bu enfes teşbihleri. Ziyan olur. Bu ülkenin (ve medyanın) onun gibilere ihtiyacı var! Sayesinde kim nedir anlıyoruz ve ışıl ışıl aydınlanıyoruz.

http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=29.12.2007&Newsid=154192&Categoryid=4&wid=6

Hiç yorum yok: