31 Aralık 2007 Pazartesi

İyi Seneler Ali Bulaç

Atılgan Bayar, KorsanHaber.com

Yine Zaman gazetesinden bir başyapıt....

Bu kez Ali Bulaç, müslümanları yılbaşı gecesi televizyonlarını açmamaya çağırıyor...
Niçin? Çünkü yılbaşı müslüman adeti değilmiş, pagan adetiymiş. Müslümanlar bu pagan adetlerini kutlamamalıymış.
Geçen sene Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, yılbaşının dinsel değil,. kültürel anlamda evrensel bir değer haline geldiğini, dolayısıyla kutlanmasının caiz olduğunu söylemiş.
Ama bu sene yayınlanan hutbede yılbaşı kutlamalarından uzak durun, deniliyormuş.

Ali Bulaç açıklıyor: Doğru yaklaşım budur.

Yahu birileri bizimle dalga mı geçiyor?

Yolcunun arkasından su dökmek de bir pagan adeti değil mi? Ağaçlara bez bağlamak da...Onları da yapmaktan vaz mı geçelim? Bütün toplumu dekültürize edip şizofrenleştirelim mi?
Yılbaşı, dinsel anlam alanından çıkalı çok oldu. İsa’ın doğumunu değil, takvimi, yeni bir yılın başlangıcını kutluyoruz: Taşlara topraklara da tapmıyoruz, telaşlanacak birşey yok Ali bey....
Şimdi yolda karşılaşsam, afedersiniz bugün ayın kaçı, diye sorsam... Bulaç... Hmmm, Rumi bilmemkaç, Hicri bilmemkaç mı diyecek bana...

Hiç öyle değil. Ben Ali Bulaç’ı tanıyorum. Tarihi sorduğunuzda, 1 Ocak diyor, diyecek.
Herşeyde evrensel olmak zorunda değiliz elbette. Ama tarih, saat gibi ölçülerde anlaşabiliriz herhalde. Madem bu takvim Ali Bulaç’ın söylediği gibi hıristiyan takvimi de değil.... E iyi o zaman.... Telaşa lüzum yok...

Hem her dinsel kökenli ritüeli bugün tarihteki dinsel anlamlarıyla yorumlamak biraz başımıza iş açabilir.
Mesela dindar oluşundan şüphemiz bulunmayan başbakanın evlatları, Amerika’da okuyor, onlar Christmas’da yani İsa’nın doğumgününde tatil olup Türkiye’ye dönüyorlar, ne yani şimdi onlara Christmas’ı yani hıristiyan dinsel bayramı mı kutluyor diyeceğiz?

Kökeni dinsel olan birçok ritüel bugün bu dinsel anlamlarından sıyrılıp insanlığın ortak ama seküler değerleri arasına giriyor.
Örneğin, bugün sünnet olmayı, erkek olmak diye tarif ediyoruz.
Yani bir ‘zihin durumu’ndan başka bir ‘zihin durumu’na geçen bir ritüel haline gelmiş. Dinsel içeriği çok da fazla hatırlanmıyor.
Dolayısıyla antropolojinin o kesin yasası her hal ve koşulda çalışıyor.

Geçit yoksa, geçiş yoktur.
Ritüller de insanların zihninde bir durumdan, bir anlayıştan bir başkasına geçişte hayali bir köprü kuruyor....
Sünnet oluyor, erkek oluyoruz....
Düğün yapıp, dünya evine giriyoruz...
Kullandığımız takvimin devrinde, eğlenip yeni başlayan yılı kutluyoruz. Yeni yılın eskisinden farklı, daha iyi, daha eğlenceli, daha mutlu olması isteklerimize zihnimizi hazırlayıp eskisi ile yenisini ayırıyoruz.

Ama Ali Bulaç, kendi kullandığı takvime muhalefet edip, yok ben 2007’de kalmakta ısrar edeceğim. Aha da şurdan şuraya gitmem, diyorsa benim söyleyecek birşeyim yok.
Bakın bizim 1 Ocak 2008 dediğimiz günün sabahı Bulaç, evet bugün 1 Ocak diyecekse, bir yeni yıl başlıyor demektir. Madem başlıyor ve Ali Bulaç’ın zihninde de başlıyor, yani o da bu güne 1 Ocak diyor, o vakit kutlamakta ne beis var?
Zannetmem ki, Bulaç bugün 1 Ocak derken, ben pagan oldum, demek istesin....

Ama yok 1 Ocak demeyecek, bugün 31 Aralık artı 1 gün 2007 diyecekse... Çünkü bu bitirdiğimiz seneye 2007 diyordu, yazılarındaki tarih böyleydi, başka çaresi yok.... Ona hakikaten gericiymişsin sen, demekten başka seçeneğimiz yok... 2007’de kalmak istiyorsun.
Şaka bir yana, hepinizin, tüm hıristiyan, müslüman, pagan, budist, şintoist, deist, ateist aleminin resmi takvime göre yeni yılını canı gönülden kutlarım.

Başka takvime göre yeni yıl kutlamak isteyenlere ise mani olmam... Onlar da kendi takvimlerine göre benim yeni yılımı kutlasınlar...
Ama bugün ayın kaçı dediğimde, 1 Ocak, demesinler bana, olur mu?
Onların kafası neden karışmıyor bilmiyorum ama benimki karışıyor....Neydi, neydi...22 Zilhicce 1428 miydi, diye kafamdan hesap yapmaya başlıyorum.

Ya Ali Bulaç dalga mı geçiyorsun sen bizimle, ya o yazının altındaki tarihi değiştir... Eşine dostuna 1 Ocak 2008’de randevu verme, o randevuları 22 Zilhicce 1428’e al...

Ya da sana da mutlu yıllar dilememize izin ver.

Şimdi anlaşıldı mı, Fethullah Gülen’i niçin Türkiye’ye, cemaatinin başına çağırıyorum...

Bütün bu ilginç fikirlerle nasıl başa çıkalım biz?

http://www.korsanhaber.com/yazar_yazi.asp?yazi=4886

Hiç yorum yok: