Hasan Celal Güzel, Radikal
Dikkat ettiniz mi?
AB'ye giriş vetiresinin hızlandığı son yıllarda, göz göre göre yaptığımız hatâlarla hep kendi kalemize gol atıyoruz. Sanki kendisine yapılan eziyetten zevk alırcasına mazoşist zihniyetle hareket eden bürokratik mekanizma, yapılan reformları ve kat edilen mesafeyi bir anda sıfırlayabiliyor.
Bir taraftan, çok kısa sürede bir 'sessiz devrim' gerçekleştirip insan hakları ve demokrasi yolunda reformlar yapıyoruz; diğer taraftan yargı bürokrasisinin tezgâhına düşüp tutucu tavrın esaretinde yasakçı bir kısırdöngünün dışına çıkamıyoruz.
AB câmiasının Türkiye aleyhinde kullandığı kozların önemli bir kısmını kendi elimizle sunduğumuzu hiç düşündünüz mü? TCK'nın değiştirilmesi ve liberalleştirilmesi gibi dev bir misyonu yüklenip de, 'zina saçmalığı' yüzünden yıpratılmanın bir âlemi var mıydı? Ya, her fırsatta mahkeme önüne çıkarılan kâzip şöhretler sebebiyle eleştirilere uğramamıza ne demeli?...
***
2004'ten bu yana TCK 301 konusunda onlarca yazı yazmışım. Özellikle yeni TCK'nın hazırlanışı sırasında, çeşitli yazılarımla başımıza gelecekleri ve bugün mâruz kalacağımız durumu açıkça anlatmışım. Lâkin kimseye dinletememişim.
TCK'daki eski 159. ve yeni 301. madde, açıkça, düşünce ve düşünceyi ifade hürriyetini ortadan kaldıran, buna zemin hazırlayan hükümler taşımaktadır. Türklük ve devlet kurumları bu şekilde korunmaz.
Beni tanıyanlar ve yazılarımı okuyanlar, Türklüğe, Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'ne karşı olmadığımı çok iyi bilirler. Ancak, Türkiye'de 301. (eski 159.) maddeye göre hakkında en çok dâvâ (100'den fazla) açılan kişi benim. Bu garabetin bir tek izahı vardır: 301. madde, aslında düşünce ve düşünceyi ifade hürriyetini ortadan kaldıran bir maddedir. Bu çeşit maddeler, 'soyut tehlike suçu' oluşturan, 'suçun açıklığı ve kesinliği ilkesi'ne ters düşen, 'amaç ve saik'in cezalandırıldığı hükümler ihtiva eden maddelerdir.
Bu maddelerin uygulamasına bakarsanız, kendi milletine iftira eden bir takım soysuzların, mahkemeler üzerinde baskı kurularak beraat ettirildiğini; benim gibi sahipsiz aydınların ise hapishaneyi boyladıklarını görürsünüz.
***
301. maddenin değiştirilmesi değil, tümüyle kaldırılması gerekir. 'Manevi şahsiyet' saçmalığıyla yeldeğirmenlerine savaş açan jakoben yargı zihniyeti artık demode olmuştur.
Hiç kimse boş yere korkmasın... 301. madde kaldırılırsa, Türklük de, Türk Milleti de, devlet kurumları da elden gitmez. Bu kurumlara hakarete yeltenenler, karşılarında kamuoyu tepkisini ve milleti bulurlar.
Önemli olan, birtakım kişileri yargı önüne çıkarmak değil, saldırılara karşı şiddete başvurmadan toplumsal tepkiyi gösterebilmektir. En büyük yargılama, yüce Türk Milleti'nin önünde, atılan iftiraları boşa çıkaracak sosyal yargılamadır. Orhan Pamuk değerli bir romancı olabilir; 301. maddeden dolayı ceza da almamıştır ama milletin indinde çoktan mahkûm edilmiştir.
***
301. maddeye karşı olanın 'Türk düşmanı' sayıldığı bir ortamda bu maddenin kaldırılması, ne yazık ki artık mümkün değildir. Bu durumda, maddede değişiklik yapılırken hiç değilse şu hususlara dikkat edilmelidir:
1. Madde metnindeki, kaş yapayım derken göz çıkaran, suç alanını darlaştırmaya çalışırken genişleten 'aşağılama' ifadesi mutlaka değiştirilmeli; bunun yerine tercihan 'alenen sövme', olmazsa 'alenen tahkir/hakaret' ifadesi konulmalıdır.
2. Mevcut maddedeki, aşağılamaya muhatap merci ve kurumlar gözden geçirilerek somutlaştırılmalı ve değiştirilmelidir. 'Türklük' yerine 'Türk Milleti' gibi.
3. Bu maddeyle ilgili soruşturma ve kovuşturma izni, 'Cumhurbaşkanı' veya 'Adalet Bakanı' veyahut da 'Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu' tarafından verilmelidir. Cumhurbaşkanı, her ne kadar tarafsız ve üst konumda ise de, bu makamın yıpratılmaması için iznin, eskiden olduğu gibi Adalet Bakanı tarafından verilmesini uygun buluyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder